28 Şubat 2011 Pazartesi

Felluce'de bahçeli bir ev.
Bahçesinde ağacı,
Ağacında meyvesi,
Gölgesinde bir çocuk...
Çocuğun arkasında duvar.
Tepesinde güneş.
Duvar delik deşik
Duvar sanki kızılderili.
İçinden akabiliyor zaman
Ve güneş
            boyarken hiçliğe
Zamanın izlerini
Kanamasın bir daha
Hiçbir çocuğun gölgesi

EMRE DOĞRUL

25 Şubat 2011 Cuma


kış geliyordu kente
usta bir hırsız gibi güpegündüz
kapıdan, bacadan,
gözünün seçebildiği herhangi bir semadan
topluyordu zamanı dolan yetimleri...

EMRE DOĞRUL

24 Şubat 2011 Perşembe

çoğalırken hüzünler,
 ağlamaklı görüntüsü
 ve garipseyen dokunuşlarıyla
 lâl olmuş bir aşkı
                    anlatıyor kaderine.
 hangi kederde adını görse,
 ıslak bir şehir kaybolur
 zamansız gülüşünde

EMRE DOĞRUL

Sanki uçasın gelir,
Kaçabilmek çare midir ki
Hayallerin bile açlık kokarken?
Emin olamadıklarınla doludur dünyan
Kimsesizliğinin cebi delik...
Ama sen yine de ağlama bir duvar boyu
                                                  kırmızı kırmızı.
Ne de olsa bahardasın .
İçinde sevişenlerin, sadece kediler olmasına rağmen.

22 Şubat 2011 Salı

Cepte birikiyor
             kurulmayan hayallerin sermayesi.
Ve kabullenmenin rahatlığıyla,
Ölmek bundan böyle sadece bir istatistik tanrım !
Öyleyse haydi girelim artık,
Doyumsuz toprağın karnına.
Ne olsan da,
Olsan da olmasan da,
Ne de olsa
Hayat devam ediyor
Pelesenk olmuş ölümsüz bir dile.
Ve kanun hükmünde ağız birliği edilmiş adeta;
Ölenle ölmek yasak
21. yüzyıl civarlarında.


EMRE DOĞRUL